Günler geçtikçe Ramazanlık Reklamların sayısı oldukça arttı. Bir taraftan marketler ve bankalar “ramazan kampanyaları”nı Ramazan ayı bitmeden anlatmaya çalışırken, bir taraftan iftarda ve sahurda soframıza “lezzet” katacak ürünler reklamlarını artırmaya başladılar.
Ancak
bu yıl Ramazan ayı reklamlarında “eski ramazanlar” temasının üzerinde özellikle
durulduğunu fark ettim. Ya "Uludağ Limonata"nın yaptığı gibi duygusallaştırılarak kullanılmış veya "Lipton Ice Tea"nin yaptığı gibi bir espri ile. Şöyle ki;
Ben
küçükken çok duyardım böyle başlayan cümleleri. “Eskiden biz Ramazan akşamları
şöyle şöyle etkinliklere katılırdık” veya “eskiden Ramazan’da büyüklerimizle
beraber kalabalık sofralarımız olurdu” ya da “çok başkaydı eski Ramazan
sofralarının tadı” gibi.
Herkesin
bahsettiği “o eski Ramazanlar” aslında çocukluğunda ve gençliğinde geçirdiği
Ramazanlardır. Nereden biliyorsun derseniz aynı cümleleri artık ben kurduğum
için biliyorum.
Öyle
güzel günlerdi ki; oruç tuttuğumuz için annemin ve babamın bana ve kardeşlerime
iltifat etmesi bir başkaydı. Babaannem ve dedem hep soframızdaydı. Haftanın iki
günü tüm sülale birlikte orucumuzu açardık. Ya
halamlar ve amcamlar bize gelirdi ya biz hepimiz onlardan birinde iftarımızı
yapardık. Kuzenlerimle birlikte çocuk sofrasında oturur o yemeğin tadı diğer
buluşmamıza kadar damağımda kalırdı. Sohbet, muhabbet, mutluluk doruğa ulaşır,
herkesin yüzü ayrı bi gülerdi. Gecenin sonuna varmak istemez, o ortamdan
ayrılmak istemezdik. Diğer buluşmayı da iple çekerdik.
Ne
evler dar gelirdi ne masalar, sandalyeler az.
Bir kutu çikolata:40 lira,
uzun kollu elbise:95.90,
markalı bir çanta:369.90,
akıllı cep telefonu:1590,
çocukluğumun Ramazanları paha biçilemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder