Eti
Canga reklamında müşterilerin dikkatini çekmek ve akılda kalıcılığı sağlamak
için “Vanilla Gorilla” filmi için tasarlanan goril figürü kullanılmış. Eti Canga
yiyen genç odasına girer, annesi tarafından toplanan ve düzenlenen odasını görünce
sinirlenir, gorile dönüşür ve başlar odayı baştan sona dağıtmaya. Sonunda
darmadağın olan odayı gören genç aslına
döndüğü için mutlu olur ve normale döner. Eti’nin üzerinde durduğu ana tema da “dağınık
sevenler” için ETİ CANGA. Bu kampanyanın her reklamında özellikle gençlerin “dağınık”
olduğu ve her durumda dağıttığı öne sürülüyor.
Reklamlarda
dikkat çekmek için kullanılan objeler, figürler, ünlüler bazen düşünülenin tam
aksine itici gelebiliyor. Ben reklamı ilk gördüğümde; evet reklamı sonuna kadar
izledim, müziği ve enerjisi hoşuma gitti ancak “reklam bana ne anlatıyor”
kısmına gelince “Eti Canga yeyince ben veya kızım veya oğlum gorile dönüşeceğiz
ve dağıtacağız”. Ama
neden? Çünkü dağınık seviyoruz. Dağınık sevebiliriz de neden gorile
dönüşüyoruz? Goril olayına takmış durumdayım.
Bir de hiç bir anne baba evladının bu hale gelmesini istemez. Dağınık çocuk istemez, gorile dönüşen çocuk hiç istemez.
Bir de hiç bir anne baba evladının bu hale gelmesini istemez. Dağınık çocuk istemez, gorile dönüşen çocuk hiç istemez.
Reklamın
etkisi o kadar büyük ki; ben çikolatanın tadını bile merak etmedim. Hiç almadım.
Ta ki kardeşim bana alıncaya kadar. Eti Canga’yı görünce “aaaaa bakalım
çikolatanın bendeki etkisi ne olacak” dedim. Hayır, gorile dönüşmedim ve
dağıtmadım. Ama çikolatayı çoook sevdim. Bol fıstıklı. Çok
lezzetli. Sonra reklamı yapanlara kızdım. Bu lezzetten yıllarca ayrı kaldım diye.
Ki ben her çikolatayı sevmem ve yiyemem.
Sonuç;
bi kere daha reklamın önemi ve etkisi.
Reklam deyip geçmemeli. Her adımı tek tek düşünülmeli. Ben “goril”e taktım,
başkası “dağınıklık”a takabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder